Uzun zamandır yazmadan olan biteni izliyorum. Her ne kadar yazmasam da gündem önceki yazılarım çerçevesinde ilerlemeye devam ediyor. Bu arada yazılarımızı ilgiyle takip edenler termik santral, simit sarayı konularında herkesten önce yaptığım çıkışı ve ardından Sayın Cumhurbaşkanımızın vetosunu soruyor. Gelen sorular üzerine şöyle cevap veriyorum; ben zamana, yere ve çıkarlara göre konum alan yandaş değil, devlet, millet, bayrak ve lider temelli candaş gazeteciyim. Kimse yanlış algılamasın meselelere bakış açımız ve analizlerimiz her zaman farklı olmaya devam edecek.

Bugün enerji ve hammadde kaynaklarına sahip olma temelli küresel güçlerin hedefindeki coğrafyalarda kalıcı barışı sağlamak çok zor. Dünya tehlikeli bir yol ayrımında, askeri yığınak ve operasyonlar, gizli istihbarat operasyonları hat safhada. Ortadoğu’da yediğiniz yumruğa karşı iki yumruk atamıyorsanız vay halinize ki bunun son örneğini İran/ABD arasındaki gerginlikte yaşadık. Bu nedenle bugün olduğu gibi savunma sanayinde güçlü olmak ve dışa bağımlılığı azaltmak zorundayız.

Ana muhalefet lideri başta olmak üzere Libya’da ne işimiz var, bu işi sulhle çözün diyenler kendilerini hala 1950’li yıllarda zannediyorlar. Kendilerini yenileyemedikleri gibi kurucu parti liderinin bakış açısının çok uzağında emperyalistlerin kucağındalar. Bugün Libya’ya yönelik tezkere çıkmasa ve koordinasyon sağlanmasa, Libya ile Doğu Akdeniz sorunu birleştirilmese masaya otururlar mıydı? Eninde sonunda dediğimize gelecekler ve yerli işbirlikçiler de dahil olmak üzere kim ne derse desin bölgede barışın tesis edilmesi için söz sahibi olmaya devam edeceğiz.

Yerli işbirlikçiler demişken çakma başbakan bildiğiniz gibi kendini nimetten saymaya devam ediyor. Demirtaş’a güzelleme yapma modasına uymak yanında ekonomide verilerle oynandığını da söylemiş. Söylemiş söylemesine de yakında kredi derecelendirme kuruluşlarından gelen not artışlarını görünce ne diyecek onu merak ediyorum. Bu kadar badire Avrupa Birliği ülkesinin başına gelseydi emin olun ayağa kalamazdı. Çakma başbakana tavsiyem otursun köşesinde Suriye’deki elinin kiriyle stratejik derinliğin kitabını yeni baştan yazsın ve ben nerede hata yaptım desin.

Çakma başbakanın yanında arkalarına aldıkları faiz lobisiyle sahaya inmeyi bekleyen Londra’nın figüranları ise bir yandan kurultayı beklerken diğer yandan YSK’nun kararıyla telaşlandılar. Nasıl telaşlanmasınlar ki? Faizler iniyor, enflasyon düşüyor, gün geçtikçe bölgede söz sahibi bir Türkiye var. Bu gidişle yeni parti kurmak yerine bir yere yamanacaklar.

Kanal İstanbul’a karşı olanlar Kanal İstanbul’u yapmaya mecbur kalırlarsa hiç şaşırmam! Bakmayın siz Ekrem İmamoğlu’nun yetki vs. çıkışlarına. Böyle büyük ve önemli bir projenin İçinde olmadığı için üzülüyor. Bir kere de şaşırtsalar dişimi kıracağım. Dün rahmetli olan TEMA Vakfı’nın kurucusu toprak dede Hayrettin Karaca’nın bir ziyaretimde söylediği gibi medeniyet tekrar Anadolu’dan doğacak.Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanımıza buradan seslenip Hayrettin Karaca’nın ömrünü adadığı Yalova’da kurulu yaklaşık 7 bin civarında bitki türünün bulunduğu Karaca Arberotumu’nun korunması ve geliştirilmesi için Tarım Bakanına talimat vermesini arz ediyorum.

İçeride bunlar olurken IMF başkanı dünyayı yeni bir büyük buhranın beklediğini söyledi. Yaşanacak bu buhranı öyle ufak tefek ülkelere özgü ekonomik buhranlarla karıştırmayın ve ayağınızı yorganıza göre uzatın.

Son yazımızda Bursaspor’a yardım konusunda ayak direyen ve yönetim arayışına giren BTSO başkanı İbrahim Burkay’a sen Bursaspor’u bırak önce TEKNOSAB ile ilgili sorularımıza cevap ver demiştik. Bugüne kadar bir cevap alamadık ama Bursaspor istediği yardımı aldı ve olan TEKNOSAB üyelerine oldu. Zira m2 başına bağış yapmak zorunda bırakıldılar. Aslında bunlar kolay ve cevabı bilinen sorulardı. Cevapları alana dek kamuoyu adına takibe ve sormaya devam edeceğiz.

Yazımızı gönül dostu Mevlana ile bitirelim;

“Bilmez misin ki cevap vermemek de cevaptır.”

Kalın sağlıcakla…