Bugün gerek içeride gerekse dışarıda yaşananlar asla tesadüf değil!

Önce dışarıdan başlayalım;

Barış Pınarı harekatından sonra ABD’ye 120 saat, Rusya’ya 150 saat vermenin doğru olmadığını bunun sahadaki kazanımlarımıza zarar vereceğini ve İdlip’te yeni bir göç dalgasına maruz kalacağımızı, bu minvalde Rusya ile karşı karşıya kalacağımızı ve ABD  ile yeniden bir  yakınlaşma olacağını bu sütunlardan duyurmuştuk. Son yaşananlar maalesef beni haklı çıkardı ve umarım devlet aklı bir kez daha aynı hataları yapmaz ve neye mal olursa olsun kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Aksi takdirde Akdeniz’e açılan bir PYD/YPG özerk bölgesi ile karşı karşıya kalırız. Bunun uzun vadeli yansılmalarının ne olacağını aklı başında sokaktaki vatandaş bile tahmin edebiliyor.    

21.yy’da komşularımızın toprak bütünlüğünün korunması ve siyasi yapısının kendi dinamiğinde hareketinin en az  kendi ülkemiz kadar önemli oldğuna bir kez daha şahit olduk. Binlerce kilometere öteden gelenlerin yarattığı tahribat ve sonrasındaki hak iddiaları karşısında uyanık olmak zorundayız. Bakın çok iddialı bir şey yazacağım; herkes hatasını kabul edip beyaz sayfa açmak uğruna bugün biz Esad’la ilişkilerimizi düzeltmek istesek ABD bize Rusya Esad’a karşı çıkar. Aslında denklem ve çözümü hiç de zor değil lakin egemen güçlerin gerek siyaset gerek ekonomi gerek silahlı kuvvetler gerek toplumsal birlik ve beraberlik gerekse demografik yapılarda yaptığı tahribat görünenden daha büyük.  

Suriye’de bunlar olurken Akdeniz’deki varlığımız için stratejik olarak son derece önem teşkil eden Libya’da da maalesef yalnız kaldık. Meclisten geçen tezkere sonrasında atıl(a)mayan askeri adımlar, siyasi alanda sağlanamayan birlik ve beraberlik caydırıcılığımızı ve kararlılığımızı ortadan kaldırdığı gibi üzülerek belirtmek isterim ki artık kuru sözlerin  fayda etmediğini de bir kez daha görmüş olduk. 

Çİn’de yaşanan virus salgını sonrası olan biteni herkes gördü. Çin gibi bir ülke olmasa bu mücadeleyi verebilmek bile mümkün değil.  Ekonomik, siyasi ve toplumsal yansımalarını hep birlikte görceğiz. Biyolojik silah, HAARP teknolojisi, iklimlerin silah olduğunu yazdığımda  burun kıvıranlar biz ne kadar hazırlıklıyız ona bir cevap versin. Zira onca yaşanmışlığa ve hazırlığa ragmen bir ili etkileyen deprem sonrası bile yaşadığımız kurtarma ve sonrasındaki organizasyondaki eksiklikler bir arpa boyu yol alamadığımızı gösteriyor.   

Dışarıda bunlar olurken içeride FETÖ’nün siyasi ayağı, darbe söylentileri almış başını gidiyor. Şahsi kanaatimce FETÖ’nün siyasi ayağından önce halihazırda yaşayan siyasi beynini bulmak lazım zira ayaklar her her ortama her iklime herkesten önce ayak uyduruyor ve herkesten önce yol alıyor. Beyin ölümü gerçekleşmeyen FETÖ yargıdan tutun , siyasete , bürokrasiye kadar her yerde kış uykusunda. Gördüğünüz üzere yargıda ara ara uyanıp ilginç kararlar alabildikleri gibi siyasette de vücut bulmaya devam ediyorlar. Darbe söylentilerine de bu minvalde bakmak lazım.

Önemli makamlarda görev yapanların görevdeyken susup görevden ayrıldıktan sonar konjektüre göre demokrasi güzellemleri yapması adetten oldu.Uzun zamandır sesi soluğu çıkmayan kraliçenin gülü dün ortaya çıkıp Gezi olaylarına methiyeler düzdüğü gibi birçok konuda açıklamalar da bulunmuş. Bildenbergçi Ali’nin arkasındaymış. Onu biliyoruz zaten, önce sen bir çık sırtını kime dayadın, kimin adına konuşuyorsun hele bir onu anlat. Sen anlatmasan da bu millet yeni kurulacak parti için sözde demokrasi şovu yaptığınızı, AB ve NATO’ya göz kırpıp, selama durduğunuzu gayet iyi biliyor. Yakın zamanda içimizden bu selama kimler uyacak onu göreceğiz.  

KALIN SAĞLICAKLA.