Muhammed Tayyar TÜRKEŞ’in Kaleminden; BORSA İSTANBUL’DA PİYON TUTUKLANDI SIRA ŞAHTA!
Borsa İstanbul’da gerçekleştirilen işlemler sonrası manipülasyon yaptıkları iddiasıyla göz altına alınan eski dönerci şimdilerin manipülatörü Hasan Meşe ve ekibi tutuklanarak cezaevine konuldular.
Borsa temelli yazılarımızda değindiğimiz üzere borsada temiz eller operasyonu yapılmaz ve asıl manipülatörler bu piyasadan temizlenmezse İstanbul finans merkezi olmaz.
Geçtiğimiz günlerde tutuklanarak cezaevine koyulan Hasan Meşe buzdağının sadece görünen yüzü zira bu organize yapının arkasında eskilerin borsa yasaklısı şimdilerin halka açık şirketler ve aracı kurum hakim hissedarı Enver Çevik’in olduğu hatta ve hatta Hasan Meşe’ye ev, araba, ofis, finans
gibi lojistik desteği verenin de Enver Çevik olduğu iddia ediliyor.
Bu bağlamda Hasan Meşe bir piyondur ve oynayanlar bilir satranç bitince piyon da şahta aynın kutuya koyulur.
Enver Çevik ve ortağı eskilerin borsa çalışanı şimdilerin halk açık şirket hissedarı Kemal Akkaya, RePie Portföy A.Ş. Emre Çamlıbel ve bürokratik uzantıları ile birlikte şirket ele geçirmeleri, birleştirmeleri, ortaklıklarıyla borsanın altını üstüne getirmeye devam ediyorlar.
Bu yapıya bürokratik uzantıları Kültür ve Turizm Bakan yardımcısı Batuhan Mumcu’nun eşi Neslihan Mumcu, Prof.Dr.Mehmet Emin Binpınar’ın da oğlu Avukat Mustafa Saim Birpınar ve evlatlığı Haris Pojata üzerinden destek verdiğini de defalarca yazdım.
Bu yazılanlar iddia filan değil açın bakın
Kamuoyu Aydınlatma Platformuna, Ticaret Sicili Gazetesine Bin Yatırımlar Holding ve Bulls Yatırım Menkul Değerler A.Ş.ve uzantılarının ortaklık yapısına bakın bu isimleri göreceksiniz.
O halde bir kez daha soralım bürokrat maaşıyla bu ortaklıklar nasıl elde ediliyor?
Vatandaş ayı nasıl çıkaracağını düşünürken bu servetler nasıl kazanılıyor?
Servet beyanlarının aksine eş, çocuk ve üçüncü kişiler üzerinden elde edilen varlıkları kimse sorgulamıyor mu?
Bu girift ilişkileri ve ortaklıklarını ifşa ettiğim için önceleri arabuluculuk adı altında tehdit edildim sonrasında ise tehditlere papuç bırakmadığım için alt sınırı 1 yıl olan Bankacılık Kanununa aykırılıktan
tutuklanarak cezaevine girdim. Türkiye’de bu iddiadan tutuklanan ve ilk duruşmada tahliye
edilmeyen tek kişiyim.
Ülkemizin önde gelen ceza hukuk profesörlerinden Türkiye Barolar Birliği’nin kurucusu Faruk Erem tutuklama noktasında şöyle diyor; “Adalet, yanıldığını anlayınca geri veremeyeceğini baştan almamalı.” O halde vicdanlara soralım bu vebali kim ödeyecek?
Yargıyı silah olarak kim hangi güçle kullanıyor?
Şimdilerde bu yapının bürokratik yönden güçlü olduklarını, soruşturmaların kendilerine
uzanmayacağını kanıtlamak için sayın Cumhurbaşkanımızın özel kalem müdürü Hasan Doğan’ın adını kullandıklarını üzülerek öğrendim.
Umarım bundan sayın Hasan Doğan’ın haberi olmuştur.
Yoksa da bu yazıyı ihbar kabul edip araştırabilir.
Bu yapı yargı ve bürokrasi içinde nüfuz kullanarak hızla ilerlemekte ve haklarında SPK, MASAK, Cumhuriyet Başsavcılılarına yapılan şikayetleri akım kılmaya
çalışmaktadır.
Bu yapı istedikleri kadar dosyaları gizlesin, soruşturmaları akım kılsın ben bizzat dosyamı daha önce yaptığım gibi Sayın Cumhurbaşkanımıza sunacağım. Şüphesi olan Yiğit Bulut’a sorabilir.
Yazımı İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif Ersoy’un sevdiğim şiirinden bir bölüm ile bitirelim;
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?
Hayırlı ramazanlar, kalın sağlıcakla.
