Ülkemizin içinde bulunduğu bu zorlu süreçte, bir haftadır telefonlarım hiç susmuyor. Borsa İstanbul’da yaşanan gelişmeler maalesef siyasetin ve gündemin önüne geçti. Siyasetin borsaya bu kadar müdahale ettiği ve borsanın tadının, tuzunun kaçtığı başka bir dönem hatırlamıyorum. Ülkemiz siyasal, ekonomik psikolojik bir harple karşı karşıya.
İktidar kanadından yatırımcıyı borsaya davet eden çağrıların aksine, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun işi gücü bırakıp kendi vatandaşına, ülkesinin varlıklarına zarar veren ve ısrarla düşüşü davet eden twetleri herkesin dilinde. Bu noktada Kemal Kılıçdaroğlu’na bu çağrıları yaptıranları ve davetine uyanları bulup çıkarmak da devletin görevi olsa gerek.
Borsa İstanbul’da yaşanan son gelişmeler şunu gösteriyor, bizim finansal entelektüel kapasitemiz, birikimimiz maalesef yok. Neredeyse piyasa değeri kadar kar eden, defter değeri 30 TL olan Akbank’ın ya da diğer bankacılık sektörü hisselerinin defter değerinin yarısından işlem görmesinin başkaca izahı var mı?
Bu sütunlarda yıllarca hep yazdık, Borsa İstanbul’un ve finans piyasalarının güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi ortamda işleyişi ve gelişim, yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması için etkin bir yasa, hukuki, teknolojik düzenlemeler şart. SPK suçları için özel yetkili mahkemeler ve ağır yasal düzenlemelerin vakti geldi de geçti bile. İstanbul Finans Merkezi olma yolunda bunlar yapılmazsa vay halimize.
Şimdi gelelim herkesin merakla beklediği borsada olup bitenlere;
Borsa İstanbul her geçen gün ekonomik veriler iyileşirken ve global piyasalarda bir bozulma yokken 8 gündür abartılı şekilde düşüyor. Üstelik borsamızın bel kemiği bankalarımız piyasa değerine yakın karlar açıklarken.
Kısa bir süre önce finans piyasalarının düzenleyici ve koruyucusu SPK’da başkanı görevden almak yetmez orada köklü değişiklikler ve menfaat için örülen örümcek ağlarının temizlenmesi lazım demiştik. O kadar yetkiye rağmen SPK’nın olan biteni herkes gibi izlemesinin izahı olabilir mi?
Ekim ayında banka hisselerinde yaşanan ve endekse devreler kestiren olayların bugün tekrarını yaşıyorsak, halka arzlardaki saadet zincirleri ve ekonomi bilimi ile açıklanmayan olaylar devam ediyor ve önlem alınmıyorsa bunda bir bit yeniği var. Siyaset ve bürokrasinin, borsa oyuncularıyla iç içe geçtiğini söylemek yanlış olmaz.
Maalesef yabancı yatırımcının yokluğunda Borsa İstanbul siyaset, bürokrasi, patronlar, aracı kurumlar, emeklilik şirketleri, yatırım fonlarıyla iç içe üç beş büyük oyuncunun elinde oyuncak olmuş durumda. Devre kesici düzenlemeler, brüt takas, kredi yasağı gibi düzenlemeler bile bu borsa yamyamlarının lehine. Örneğin son bir saatte devreye giren ve işlemleri bir saat kilitleyen endeks devre kesici sistemin, gün içi düşüşe oynayanların son beş dakikada ekmeğine yağ sürmek olduğunu görmemek için zır cahil olmak gerek.
Bir de bu piyasada halka açılıp borsa kotundan çıkarılan, yatırımcılarını büyük zarara uğratan Genpower, Artı Yatırım Holding gibi şirketlerde yöneticilik yapıp, zamanında borsa yasaklısı olan Namık Kemal Gökalp gibi piyasa kurtlarının, yakınları üzerine kurduğu holdingler, aracı kurumlar, fonlar var ki bu işe de akıl sır ermiyor.
Aracı kurum patronlarının, gerek hakim hissedarı olduğu aracı kurumlar gerekse bunlar üzerinden kurdukları fonlarla borsa üzerinde yatırımcılardan çok daha fazla söz sahibi olması, spekülatör, manipülatörler ve işin olmazsa olmazı oligarşik bürokrasiyle kurdukları ilişkiler, açtıkları orantısız krediler borsanın sağlıklı işleyişinin önündeki en büyük engeller.
Unutmadan SPK Ortaklıklar Finansmanı Daire Başkanlığı koridorlarında olan biteni çözmeden sağlıklı bir borsa ve halka arz işleyişi mümkün değil.
İşi o kadar azıya aldılar ki Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Gübretaş’ın işlettiği Söğüt altın madeninin açılışını yaptığı ve ilk altının döküldüğü anda Gübretaş hisselerini dip yaptılar. Gübretaş hisselerinde Temmuz 2022’de 70 TL’den başlayan yükseliş Ocak sonunda 390TL’ye dayanıp şimdilerde 223 TL’ye düşmesinin ardındaki gerçeklere ulaşılması gerekir. Nasıl mı? İstenirse bir tuşa basarak!
Ben varken hisseye manipülatör giremez deyip Akın İpek olma yolunda ilerleyen eski dershaneci Oğuzhan Şahinkaya’nın Tarım Kredi Kooperatifleri ve Gübretaş yönetiminin gözü önünde malum şahıslarla birlikte 3 liradan topladığı hisselerdeki bu yükselişe ve şimdilerde düşüşe kesintisiz izin verenler kimlerdir? Bu gücü nereden almaktadırlar? Bu hissede çöreklenen bürokrat, siyasetçi, bakan, belediye başkanı, meclis üyelerini, banka yöneticileri, aracı kurumları Bursa’da bilmeyen yok. Bir de bu kurtlar sofrasında altta nasiplenmeye çalışan işçi, emekli, memur, öğretmen, kasap, berber var ki tam bir saadet zinciri. Oğuzhan Şahinkaya ve şürekasının Gübretaş’ta yaptıkları Sasa ve Hektaş’da kulağı çekilenlerden az mı?
İşte bu aymazlık bugün Borsa İstanbul’da on binlerce mağdur yaratmış durumda. Temettü ve altın avcısı Oğuzhan Şahinkaya’nın yatırım yaptığı Ülker, Tekfen, Escom, Martı Gayrimenkul, Bizim Toptan maalesef taban fiyattan işlem görüyor ve yatırım fonları büyük zarar yazıyor. Şimdi işin sonunu Oğuzhan Şahinkaya ve ona imkan sağlayan aracı kurumlar düşünsün. Önceki yazılarımız gün gibi ortada dururken Oğuzhan Şahinkaya’nın yaptıklarını tekrar tekrar yazmanın manası yok. Büyük resmi ve bağlantılarını çözmek için filozof olmaya da gerek yok. Sen kim İstanbul dükalarına kafa tutmak kim? Sen şimdi yine git Rahim Ak abine teslim ol, kendini öv, nasıl olsa İstanbul’da pr çok kolay. Sahi konut yapacağım diye okulu kondurduğun arsa sahiplerinin hakkını ne zaman vereceksin? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.
Son söz olarak devlet yarına bırakır ama kimsenin yanına bırakmaz.
Kalın sağlıcakla.